Eylül 30, 2010

Aristokrat Hayallerimizin Kürtajlanmış Yarınları


















Sigaram spontane yandı, gözbebeklerime hayallerin düştü
Gidişinden sonra gökyüzüne yığıldım
Vakit kaybetmeden, tüm günahlarım başıma üşüştü

Bu mevsimler dudaklarımda, hep bir sen ıslığı
Gözlerim dinlenir pozdalar yokluğunda, aslen safi bir elem
Kadeh misin mezar mı sevgili?
Cesedim mi ruhum mu doldurur söylesene benliğini.

Elbette film bitince, jönfilerde gider
Kısır kısraklar bile, yarış atları doğurur o zaman
Şahsiyetimde öylesine kıyametler kopar
Dudaklarıma dokunup, dilersin aman

Bir kilise, biraz mahpus ve oldukça yoğun bakımdır yokluğun
Mumlar dikerim ruhi travmanın tel örgülü kenarlarına
Günahkar kurban eder, seni O’ndan dilerim
Beni bu sefer anlar ve ol der ummanlara

Geldiğinde, en mükemmel ölümlere sürükleyeceğim seni
Frenk ülkelerine gideceğiz diz dize ve el ele
Son kompartmanı, balayımız için ayırttım
Ve la cumparsita’dır şimdi Azrail’den tüm vücudumuza yayılan
Parmak uçlarımızdan büyük evrene dağılan bu haz,
Muhtemelen en şık ve hikmetli hediyesidir bize Tanrı’nın
Üstelik üzerimizde ikinci el ve hor kullanılmış
Bir Nisan sabahı kusursuzluğuyla...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder