Eylül 26, 2010

Gırnatanın Ölüm Peşrevi













Korkma, üzerine hançer ile eğilmemden
Elimdeki izler, cesedimin kanıtıdır
Ne olursun gözyaşı hüzün bekleme benden
Boynumdan süzülen kan, ağladığımın hatıratıdır

Mümkün olduğunca solgun, bir kır çiçeği gibi gülümserdin
Gitmeden önce
Vazolar renk değiştiriyor şimdi
Terkedişini kabullendikçe

Göz ucuyla vitrinlerden baktığın perdeler
Sergilenmeye hazır şimdi penceremde
İnat eder gibi renk renk
Boyun eğer gibi sade
Ve hatta; ölmeme müsaade eder gibi sakinler

Madam seni sordu geçen uğradığımda
En sevdiğin mezelerden yapmış
Gözümün seğirmesinden idrak etti mevzuyu
Kızamadı sana hatırşinastır bilirsin huyu
En istikrarlısından tabip oldu haliyle
Azalttı sesini boca etti ouzoyu

Şimdi ben olabildiğince sarhoşum
Ve kadeh alabildiğince sen dolu
Ouzo sonlandı merak etme teşbihim tamamen rakı dokulu
Kürdili hicazkar suretli isyanım
Bu lilyumların mevsimi, yokluğun değilmiş
Sahiden anladım

Merhaba sokakların loşluğuna koştuğumuz kadın
Mahallenin en güzel kızı
Saçları birkaç fersah sarı
Gayrımeşru maceralarımda sükut yetiştiren umudum
İlk sevişmelerimiz gibi baharlarda tanışmak seninle
Ve şarap içmek çok güzeldi!

Tenime evrenlerce dokunduğun için
Israrla ve kaybolurcasına benim olduğun akşamlar misali
Teşekkür ediyorum gidişine de
Yine yağmurları ve kahredici mevsimleri bekler gibi
Bekleyeceğim elbette,
Tesadüfen açılmış tüm kapı aralıklarında seni...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder