Nisan 05, 2012

Sütsüz Şekersiz Kahve (Sen Hep Başka Şehirlerin Pencereleri)



Kar hep yağıyor

Soğuk nedir tanımlamayan ben,
Kışın içine sürgün edilmiş bir yaz kadar üşüyorum
İçinde ateş barındıran bir gerçekliğe hasretim.
Ki bu şimdi ya alacalı toprak olur,
Ya uzağımda bıraktığın goşist esmer tenin.
Haydi oturup bunun senaryosunu üretelim
Belki bir Ünlü, filme de alır yazdıklarımızı
Seni özlemek gibi bir durum söz konusu bile olamaz,
Bunlar hep Bollywood’un abartması
Kuzgunum benim, kimsesizim, sakındığım
Yumruklarımın sıkılı olmasının müsebbibi
Gözyaşımın tuzu...

Gelmeyecek olmanın yarattığı ıstırabın kokusunu bile hissetsen
Bir dakika durmaz gelirsin!
Ve gelirsin dünya birden güzel bir şeymiş gibi gözükür
Olmaz ya mesela gelsen Deniz'in delirmeleri sempatik bile gelebilir
Abartmıyorum!
Hatta belki ruhsuz beyaz leblebileri de.

Gelsen Filistin dağlarında gerillalar açar sonbahar kokulu
Çeçen bir mücahidin askısında kardelenler filizlenir
Manik bir gülümseme yayılır dudaklarıma
İyiler devrik rejimlerle iktidara gelir
İriler zengin rejimlerle izana gelir.

Ben bilirsin hep memleketimi koklarım
Şehrin göbeğinden alırım kuytudaki kardelenin kokusunu
Kırın tilkisinin tıkırtısını,
Kovuğunun kalabalıklarını görürüm çamursuz kent kaldırımlarında
Coğrafyamda senin eksikliğin hissedilir ağır gelir bana,
Birleşir kokunu alamayışımın hezeyanıyla.

Sen benim en vatanperver yanım, düzene isyanım
Silahımın tamamlanmamış mermisi
Güzel kavgam, gölgemin eksik aksi, anlamlandıramadığım
Tebessüm kokulum, kızgınlığım, küfrüm, az küfürbazım,
Tenimde yanık izim
Sen yokken iç cebimde hep kırılgan katliam çiçekleri...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder