Mayıs 01, 2012

Kaotik Yıldızların Özlendiği Zaman Dilimleri Üzerine



Üzerine kalbimi örtsem, kapanır mı günahların
Sokaklar gibi gülümser misin bana
Vazgeçer misin gevşek ağızlı saray itleriyle konuşmaktan
Sokak köpeklerini besleriz istersen ki hepsi asildir sır tutarlar
Ruhumun en sivri köşelerinde öfkenle satranç oynasak
Şah kuytuda öldürülmüş, fonda mat
Satın almadığımız teknede balıklar tutarız, affederiz hepsini
Söz bundan hiçbir rakı şişesinin haberi olmaz
Benim hala bilmediğim şarkılar var, duymadığım umutlar
Senin masal anlatmanı da isterim bir yerlerim kanarken
Sonra elde ettiğimiz sıvı ile arabesk bir mektup yazarız
Okumayacağımız
Gitmediğimiz doğu kentlerine gideriz beraber
Belki ikimizin de ortak noktası olan bir şehir buluruz
Hiçbir şehirde arkadaş olmayız, hiçbir evrende herhangi bir zaman diliminde
El ele tutuşur, partizanca bir tebessüm bırakırız
Rengi belirsiz kaldırımlara
Adını en bağımsız duvarlara, topraklara yazarım
Her akşam adını aramaktan vazgeçmiş olurum gri kentimin gökyüzünde..

Çocuk;
Her çiçek toprağını bulur ve her mavzer mermisini
Tüm çocuklar en az bir gün gülmüştür şu hayatta
Her kaşık en az iki yemeği tatmıştır
Velev ki bu her zaman mümkün değil
Biliyorum;
Seni kazanmak kendimi kaybetmektir
Tarihini kimsenin bilmek istemediği bir Mayıs akşamında...

Medeniyetin var olmadığı zamanlarda
Adını telaffuz etmeye çalışırım dilim dönmez
El ele tutuşmayı keşfederim bir antik çağda
Sonra bir Türk Filminin karakter oyuncusu olurum sana ithaf edilmiş
Dudaklarında itlaf, dudaklarında ziyan olurum
Senin bana yeniden sarılmanı beklerim
Elbet o vakit kıyamet kopar tüm yetim çocukların dualarının hatrına...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder