Muhtemelen adını, günah kadar iyi bildiğim
Olmayan kokusu burnumdan içeri giren zulüm misali
Yani bir çakalın avını kolladığı muhitleri bilmesi gibi
Biliyorum senin çift taraflı jilet gözlerini.
Çapraz sorguda bulunduğu izbeliği değil,
Sevgilisinin beyaz tenini koklayan
Barikatlarda arkasındaki yoldaşını kollayan
Şarjörünü, en kavgacı yarinin beline dolayan
Yeni bir düzenin hayalini kuran,
İnanç fedaileri gibi ısrarla arzuluyorum ellerini
Hep uygun adım hep eksik marş
Sözlerini unutamayız inandığımız türkülerin, ki onlar
Her gece son kadehte seni düşürürler aklıma
Ayaklarım olurlar yere sağlam basan.
Gittin yatağım sanki bir kainat
Kendi inimde, kendi tinimi bulamıyorum
Gider gitmez sen, her gün başka bir eyalet intihar etti
Bir başka kadının ellerinden tutamadım bir gün!
Çok cinsiyetli dostlar gezindi bahçelerde,
Kapılar çaldı hep seni umdum.
Kapılar çalmadı, hep sesini duydum
Kirlendim, arındım bir başka kentin hayalini kurdum sensiz
Gri renkli aymaz bir kurdum yine sana yenilmiş..
En korkunç savaşların, mitralyözleri gibisin
Yüzünde, ellerinde karşı hududa merhametten eser yok,
Oysa ellerim dudaklarındayken sevgilim,
En muhlis savaş kahramanımsın benim!
Belki bu parlak kelimelerin hiçbir etkisi yok
Beni bu mevsimlerde tekrar hatırlamana
Elbette birşeyler biliyorum, bunları sıralarken
Sen tüm ayrılık şiirlerinin gizli öznesi, şarkıların güzel kadını
Filmlerin kutsal inahiyeti olarak kalacaksın
Fakat aslında bence biz
Üzerinde yanık izi olan tanıdık koltuklara oturalım!
Sonra baştan başlatsın Tanrı bu isli hikayeyi
Ben biraz daha sakin, sen biraz daha uyumlu
Müziğin sesini biraz daha kısalım, ben sana senin sevdiğin şaraplar okurum
Sen bana benim sevdiğim sigaraları dinletirsin
İkimizin sevdiği yemekleri koklarız, sevdiğmiz hikayelere dokunuruz beraber
Gözlerimizi tadarız
Lakin böyle olmaz!
Eksik zamanların yanlış zamanların
Bir kesif parçası gibi gözükürüm gözüne
Çok eskilerden kalma bir iz, saplantılı bir his değiştirilmesi gereken
Az sevdiğin bir plak
Kullanmadığın bir sigara, ağzının tadını kaçıran
Esmer kadın her akşam; gece ve yarın sabah
Beni düşünmeyi ah! Elbet denemeyecek
Kusurlu zamanları çıkarsa bir aklından
Elbette o hoş tını göğsünde dirilecek!
Ve şimdi oturdukları yerlerde saçma sapan uğraşlar içinde olan
Bazı jakoben bilim adamları
Senin gelişinin, formülünü yazıp da versinler bana
Hududum, güzelim, esmer tenli giyotinim
Bu kadar elem yeter beynimi uçursana!
Tüm cümlelerim bitti artık ve evren sakin
Ölümün huzuruna uçan kuşları selamlıyorum
Güzel ve mutlu masallarımızı unutturdun
Kalbimdeki uzağım, ben artık tükeniyorum..
Sevgilisinin beyaz tenini koklayan
Barikatlarda arkasındaki yoldaşını kollayan
Şarjörünü, en kavgacı yarinin beline dolayan
Yeni bir düzenin hayalini kuran,
İnanç fedaileri gibi ısrarla arzuluyorum ellerini
Hep uygun adım hep eksik marş
Sözlerini unutamayız inandığımız türkülerin, ki onlar
Her gece son kadehte seni düşürürler aklıma
Ayaklarım olurlar yere sağlam basan.
Gittin yatağım sanki bir kainat
Kendi inimde, kendi tinimi bulamıyorum
Gider gitmez sen, her gün başka bir eyalet intihar etti
Bir başka kadının ellerinden tutamadım bir gün!
Çok cinsiyetli dostlar gezindi bahçelerde,
Kapılar çaldı hep seni umdum.
Kapılar çalmadı, hep sesini duydum
Kirlendim, arındım bir başka kentin hayalini kurdum sensiz
Gri renkli aymaz bir kurdum yine sana yenilmiş..
En korkunç savaşların, mitralyözleri gibisin
Yüzünde, ellerinde karşı hududa merhametten eser yok,
Oysa ellerim dudaklarındayken sevgilim,
En muhlis savaş kahramanımsın benim!
Belki bu parlak kelimelerin hiçbir etkisi yok
Beni bu mevsimlerde tekrar hatırlamana
Elbette birşeyler biliyorum, bunları sıralarken
Sen tüm ayrılık şiirlerinin gizli öznesi, şarkıların güzel kadını
Filmlerin kutsal inahiyeti olarak kalacaksın
Fakat aslında bence biz
Üzerinde yanık izi olan tanıdık koltuklara oturalım!
Sonra baştan başlatsın Tanrı bu isli hikayeyi
Ben biraz daha sakin, sen biraz daha uyumlu
Müziğin sesini biraz daha kısalım, ben sana senin sevdiğin şaraplar okurum
Sen bana benim sevdiğim sigaraları dinletirsin
İkimizin sevdiği yemekleri koklarız, sevdiğmiz hikayelere dokunuruz beraber
Gözlerimizi tadarız
Lakin böyle olmaz!
Eksik zamanların yanlış zamanların
Bir kesif parçası gibi gözükürüm gözüne
Çok eskilerden kalma bir iz, saplantılı bir his değiştirilmesi gereken
Az sevdiğin bir plak
Kullanmadığın bir sigara, ağzının tadını kaçıran
Esmer kadın her akşam; gece ve yarın sabah
Beni düşünmeyi ah! Elbet denemeyecek
Kusurlu zamanları çıkarsa bir aklından
Elbette o hoş tını göğsünde dirilecek!
Ve şimdi oturdukları yerlerde saçma sapan uğraşlar içinde olan
Bazı jakoben bilim adamları
Senin gelişinin, formülünü yazıp da versinler bana
Hududum, güzelim, esmer tenli giyotinim
Bu kadar elem yeter beynimi uçursana!
Tüm cümlelerim bitti artık ve evren sakin
Ölümün huzuruna uçan kuşları selamlıyorum
Güzel ve mutlu masallarımızı unutturdun
Kalbimdeki uzağım, ben artık tükeniyorum..
ırak bir nehir çağıldıyor yine ...
YanıtlaSilben o nehri geçemesem de
boğulmazdım biliyorum o sularda
azizinden sevgilerimle
azizen ır ak