Temmuz 03, 2010
Kurak Dudaklı Kadına Sitem
Güzelim merhaba
Gözlerimi kısıp dudaklarına bakmama aldırma
Elbette biraz yaşadık ve bizatihi yaşlandık görüşmeyeli
Ancak hasretim bulur gitmesi gereken yolu,
Âmâların yanındaki sadık köpekler gibi
Dudağının kenarındaki beni aldırmışsın
Nazar boncuğu derdim, o kusra inceden
Sonra; beni aldırmışsın kalbinin bir yerlerinden
Tayinim, başka leblere çıkmış
Küskün zevklere isyanlar hazırlanmış
Umursamamışsın..
Biraz, hüzünbaz gördüm sanki seni
Saçlarını üç zamandır boyatmamışsın
Ojelerin dünden kalma
Uzun zamandır nefes almakla da, münasebetin yok gibi
Yavrum üzmüşler,
Biraz da ağlatmışlar sanki avuç içlerini
Gözlerin bir garip gökkuşağı bakardı
Sesin yarı mahzun amentü
İnfazı gerçekleşti mi dudaklarının,
Gülünce Sırat köprüsü misali olurlardı
Şimdi çok belirginler anımsayamadım
Hatırladığım son karede;
Sonbahar esanslı bir yaz akşamı
Buğu kokan bir gölün yanındaydın,
Puhu kuşları konvoyunda ilk sıradaydın
Ben bir yerlerde kanun taksimleri dinliyordum o sıra
Abartmak yok yalnızdım ve seni özlüyordum
Aramızda birkaç gönül yılı mesafe
Ekmek atamıyordum kuşlara doyarlarsa bizi unuturlar
Kimseye anlatmazlar diye
Yaban çalılarıyla aramızda küçük bir sırdın o sıralar
Kimseye söylemediğim
Elbette masum değildi o zamanda balo sokakları
Ben sigara içerdim sen yalandan bir taksim geçerdin
Gözlerin katiyyen yalansız
O zamanlarda, esasen kızardım ben sana
Gözlerim sensiz manzaralara dayanamazdı,
Gözlerin natürmort olur ağlardı
Geçmiş zamanda da olsa senin için içilen meyler
Hala penceremin en güzel çakırkeyfliğinde durur
Masada oturur genç adam
Gerçeği bekler; sofranın yalnız likit kısmında doğrulur
Genç kadın her zaman siyahi bir inkar halinde
Anlayamaz onu, başka balkonlarda oturur
Elbette bu şiir de bir gün bitecek
Bugün,
Ellerine kenetlemiş kelepçeler de göremedim
Yakınlarda bir bebek ağlaması da yok
Sahte dualar da inmemiş anlaşılan
Gökten ayak uçlarına
Parmakların kimseye bir sır vermemişler hala
Ancak bu durumdan bir umut çıkarmak
Rakıya buz atmaya benzer güzelim
Senkronu kaydırır, ağzımızın tadını bozar
Bilirim; bendeki hicaz usüle alışamazsın
Sofralar kurulmuyor
Göğün en külhanbeyi yerlerinde uzun zamandır
Yalan dolu beyitlerin
Ve başka, koftizan limanlara kırmayı düşlediğin dümenlerin
Hiçbir jiletin bıraktığı oluklardan akıp gitmiyor
Zoraki mor bir çiçek tacı taciridir
Ahir zaman
Ve zamanlar boyu senin beni hazımsayamaman;
Meselenin keman kokan kısmı..
Artık;
Sen bir yerlerde gülümsersin
Ben bunun kokusunu her daim görürüm
Şahsi cuntama yenilirim affedemem
Anlayabilirsen beni
Dizlerinde çözülürüm
Sonrası kuşkusuz enkaz
Sonrası ziyankar bir ölüm...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)